Şirketler, ürünler ve bizler her gün doğrudan veya dolaylı olarak karbondioksit (CO2) ve birçok zararlı sera gazını atmosfere salıyoruz. Bazen bunu internetten bir giysi alarak, bazen fabrika bacalarımıza filtre takmayarak ve bazen de ihtiyaçlarımızı mahalledeki manav yerine uzaklardaki marketlerden alarak yapıyoruz.
Sürdürdüğümüz bu faaliyetler ve tüketimlerimiz sonucu atmosfere yayılan karbondioksit dahil olmak üzere sera gazlarının ton eşdeğeri cinsinden miktarına karbon ayak izi diyoruz. Bu ölçüm şirketler bazında ve bireysel olarak doğadaki gaz emisyonumuzu ve iklim değişikliğine olan etkimizi değerlendirmemize yardımcı oluyor. “Bunu değerlendirmek neden önemli?” diye soracak olursanız; karbon ayak izimiz doğada, sağlığımızda, ekolojik dengede bazı tahribatlara yol açıyor. Bunların farkındalığında olmak ve azaltmak adına çözümler üretmek dünyamızı en güzel haliyle korumak açısından oldukça öneme sahip.
Karbon ayak izi bize; doğaya verdiğimiz tahribatı gösterirken, kaynaklarımızı gereğinden fazla kullandığımızı da verilerle gösterir. Küresel olarak ortalama karbon ayak izi 4 tona yaklaşıyor. Küresel sıcaklıklarda 2°C'lik bir artışı önlemek adına en iyi şans olarak, yıllık ortalama küresel karbon ayak izinin 2050 yılına kadar 2 tonun altına düşmesi gerekiyor. Bu sayılar kulağa anlamsız geliyor olsa da atmosfere saldığımız sera gazları doğayı derinden yaralar. Ormanlar, denizler ve diğer doğal karbon depolama alanları gereğinden fazla yükle zarar görüp yeterliliğini yitirir. Bununla birlikte alanlarda biyoçeşitlilik ve canlılık yaşamı azalır. Ekolojik denge bozulmaya, dünya düzeninden uzaklaşmaya başlar.
Havaya salınan sera gazları iklim krizinin öncü sebeplerindendir. Bu gazlar dünya üzerinde bir örtü gibi davranarak yerkürede sera etkisi yaratırlar. Sera etkisinde, gazların emisyonunun çok olması bir süre sonra dünyanın ısınmasına ve bu da küresel ısınmaya yol açacaktır. Sanayi devriminden önce dünyanın ortalama sıcaklığı yılda 0,5 derece değişiyordu, sonrasında karbon ayak izlerimiz ile bu sıcaklığı yılda 1,5 derecenin üzerine çıkarıyoruz. Bu da kapıda olan bir küresel felaketin yani iklim krizinin habercisi.
Bu etkiler sadece doğayla da kalmamaktadır, doğada yaşayan ve evi doğa olan bizleri de doğrudan tehdit etmektedir. Karbon emisyonu oksijenimizi azalmakta, denizlerimizi yükselmekte, doğanın dengesini bozmakta, havamızı ve sularımızı kirletmektedir. Dünyada değişen denge, aşırı ısınma, kirlilikler vb. etkiler ile birlikte çeşitli hastalıklar ortaya çıkmakta ve sağlığımızı tehdit eder boyuta gelmektedir.
Ayrıca karbon ayak izinin çokluğu ekonomik zararlara da sebep olur. Karbon ayak izinin yüksek olması kaynaklarımızda uzun vadede zarar edeceğimizin göstergesidir çünkü yüksek karbon ayak izi, enerji ve kaynak tüketiminin yüksek verimin ise düşük olduğunu gösterir. Kısa vadede gelir elde etmeye, giderden korunmaya ve bazen de kolaya kaçmaya çalışırken sürdürülebilir alternatiflerden vazgeçeriz. Fosil yakıtları enerji kaynağımız olarak kullanır, otobüsteki kalabalığı seçmek yerine arabamıza biner, pahalı enerji tasarruflu ürünleri değil de ucuzlarını satın alır, giysilerimizi ipe asmak yerine de kurutma makinelerini tercih ederiz ve aslında bunları yaparken kendi bindiğimiz dalı keseriz de farkına düşerken varırız.
Bizim oldukça basit görünen bu tercihlerimiz; madenlerimiz, suyumuz, yeşilimiz gibi doğal kaynaklarımızın tükenmesi ve deforme olması ile sonuçlanır. Doğal kaynakların tükenmesi temel ihtiyaçlarımızdan biri olan gıda ve tarımı da oldukça yakından etkiler; kuraklık, sel, aşırı sıcaklık gibi bazı etmenler tarım ürününün verimliliğini düşürür ve gıda güvenliği sorunlarına neden olur. Ürünün az olması ise gıdaya erişimimizi zorlaştırırken, ekonomik pazarlara da zarar verir.
Tarımı yakından etkileyen bu doğal afetlerin çokluğu aynı zamanda mülkiyet kayıplarına, sağlık harcamalarına, gıda ve üretime zararlar vererek ekonomilere ciddi mali yükler getirebilir.
Bunlar yüksek karbon ayak izinin dünyamıza mâl ettiği sonuçlardan sadece bazıları. Bana kalırsa; bozulan bir dünyayı kurtarmak, var olanı korumaktan daha meşakkatli ve pahalı bir yoldur. Bu sebeple karbon ayak izinin yol açtığı sorunlara değinmiş iken “Bunları bireysel ve şirketler bazında nasıl önleyebiliriz?”e değinmeden geçmek olmaz.
Bu zararları sınırlamak ve iklim değişikliği ile mücadele etmek için karbon ayak izini azaltmak ve daha sürdürülebilir yaşam tarzları benimsemek önemlidir. Bunları bazı maddeler altında toplamak gerekirse:
1- Enerji Tüketimini Azaltmak:
Enerji tüketimi karbon emisyonuna sebep olan en büyük etmenlerden biridir. Enerji tasarruflu ürünler kullanmak, fosil enerji kaynakları yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek şirketler ve bireyler açısından önemli adımlardır. Şirketler; ısınma, aydınlanma, üretim makinalarında enerji verimliliğini artırarak enerji konusunda önemli bir adım atmış olur; kendi enerjisini üretip, dönüştürmek ise büyük şirketler için karlı ve verimli bir uygulamadır.
2- Atıklarımızı Azaltmak ve Geri Dönüşüm:
Şirketler atık azaltmak için sistemlerini iyileştirip, geri dönüşüm konusunda yeniliklere giderek çevresel zararlarını en aza indirgeyebilirler. Bireyler olarak bu konuda bize düşen ise atıklarımızı ayrıştırmak, daha az atık çıkarmak, geri dönüştürülebilir ve daha az ambalajlı ürünleri tercih etmek olabilir.
3-Sürdürülebilir Alternatifler:
Günlük hayatımızda bazı alışkanlıklarımızı değiştirerek; sürdürülebilir ulaşıma, gıdalara ve ürünlere geçmek bireysel karbon ayak izimizi ciddi oranda azaltacaktır. Keyfi seyahatlerimizde uçak kullanımını azaltmak, ithal ürünler yerine yerli pazardan alışveriş yapmak, atık çıkarmayan, dayanıklı ve uzun ömürlü, sürdürülebilir ürünler seçmek yeni alışkanlıklara örnektir.
Şirketler bu konu altında toplu taşıma kullanmaya, uzaktan çalışmaya teşvik edecek uygulamalar yapabilir. Yemekhanelerinde yerel pazarlardan, sürdürülebilir ve sebze ağırlıklı gıdalar tercih edebilir ayrıca israfı azaltacak çözümler sunabilirler.
4-Eğitim ve Bilinçlendirme Programları:
Şirketler çevre duyarlılığı ve karbon ayak izinin azaltılması konusuna ilgi çekip bu alanda biliçlendirme çalışmaları yapabilirler. Bazı programlar ve eğitimler düzenleyerek hem çalışanlarına hem de müşterilerine sunabilirler. Bu; karbon ayak izini şirket düzeyinde azaltmayı sağlayabileceği gibi, şirket aracılığıyla azaltmayı da sağlayacaktır. Ayrıca şirketlerin bu tarz girişimlerde bulunması “Sürdürülebilir Kalkınma için Küresel Hedefler’i” önemseyip bu konuda çalışmalar yaptığının göstergesidir. Gelişmekte olan dünya ülkeleri iklim krizinin öneminin farkındadır ve karbon ayak izini azaltmaya yönelik çalışmalar yapıp bünyesindeki şirketlere de bunları zorunlu kılmaya başlamıştır. Şirket olarak bu çalışmalara erken başlamak gelecekteki değişimlere uyum sağlamanızı kolaylaştıracak ve şirketi ekonomik açıdan zedelemeyecektir.
Bireyler olarak bu eğitimlere katılmayı, araştırmayı, öğrenmeyi ve bunları paylaşmayı bir dünya vatandaşı olarak benimsemeliyiz ve öneminin farkında olmalıyız. Bu dünya hepimizin.
5-Ağaçlandırma ve Doğayı Koruma Projelerine Destek Olmak:
Karbon ayak izimizi sıfıra indirmek şirket bazında oldukça zordur, bunu benimseyen şirketlerin bir yöntemi de kendi karbon ayak izlerini en düşük düzeyde tutarak, yarattıkları karbon emisyonun etkisini azaltmaktır. Bu kimi zaman ağaçlandırma ile kimi zaman doğayı koruma projelerine destek olarak kendini gösterebilir. Ayrıca karbon ayak izini az tutan firmalarla işbirliği yapıp, onları desteklemek de bu açıdan önemlidir.
Biz de bireyler olarak bu yöntemi uygulayabiliriz. Doğayı korumayı misyon edinmiş firmalardan ürün ve hizmet almayı önceliğimiz yapmak bireysel ama güçlü bir adımdır.
6- İsraftan Kaçınmak:
Aslında bu tüm maddelerin kapsamında var olan bir madde olsa da buna ayriyeten değinmek iyi olacaktır. Birey veya şirket olarak karbon ayak izimizi azaltmak için geç kaldığımızı düşünüyor ve hala tam anlamıyla sürdürülebilir bir yaşama geçmeye hazır hissetmiyorsak yapacağımız en önemli hareket israftan kaçınmak olacaktır. tüketim çılgınlığı dünyada her gün binlerce ürünün üretilmesine, yani karbon emisyonuna sebep oluyor. İhtiyacımız olmayan ürünleri almak hem bireysel ekonomimiz hem de dünyamızın gidişatını olumsuz etkilemektedir. Aldıklarımızı israf etmekten kaçınmak, gereksiz ürün tüketimine karşı gelmek bizim elimizdedir.
Orbiba Robotics olarak yenilenebilir enerji ile çalışan ve karbon ayak izi minimal otonom tarım robotları üretmeyi hedefleyen bir şirketiz. Misyonumuzun ve girişim değerlerimizin gereği olarak dünyaya ve barındırdıklarına fayda sağlayacak yenilikçi ve çevreci adımlara açığız. Tarım robotları ile gıdanızı uzaklarda aramanızı önlemeyi ve sağlıklı bir şekilde elde etmenizi; biyoçeşitliliği artırarak toprağımızı yani dünyamızı korumayı amaçlıyoruz. Sizlerin de bu yolda bizlere destek olması şirketimiz adına çok değerli ve önemli.
Biz; dünyanın barındırdıkları, diğer barınanlara saygılı ve ölçülü davranmayı öğrenmeliyiz. Doğamızı korumalı, geleceğimizi korumalıyız. Sağlıcakla ve bilinçle kalın!
Al Developer
Zeynep Muradaermiş
Kaynaklar
https://www.birbucukderece.com/bilimsel-kaynaklar/ipcc-1-5-c-raporu
https://evrimagaci.org/karbon-ayak-izimizi-azaltmak-icin-neler-yapabiliriz-8945
https://www.britannica.com/science/carbon-footprint
https://www.footprintnetwork.org/our-work/climate-change/
https://www.zorlu.com.tr/akillihayat2030/yazilar/karbon-ayak-izi-nedir